DERECE VE DEREKE

DERECE VE DEREKE[1]

Derece ve dereke. Çukur ve Tepe bu dünyaya gelen herkes kendi eşini ve dengini arıyor. Kendi dengini ve eşini bulduktan sonra bu dünyadan onunla gidiyor.

Burada beraber olduklarıyla ebedi alemde de beraber oluyor.

Çukurdakilerle tepedekiler birbirlerinden ayrıştırılıyor. Ayrım yapmayan Allah böylece Kaliteye göre ayrı ayrı ayrıştırıyor.

 

-İstidrac, aslında keramet ve mucizenin zıddıdır.

Keramet evliyanın göstermiş olduğu olağanüstü durum, Mucize ise peygamberlerin gösterdiği olağanüstü durumdur.

Ancak istidraç ise. Müslüman olmayan kişilerin adeta cehennemdeki yerini ve derecesini daha üstün bir seviyeye çıkartmak amacıyla ve de derekeye indirmek amacıyla göstermiş olduğu olağanüstü durumdur.

Yani bir kâfiri ve bir zalimi Cenab-ı Hak belki dünyada kendisine imkanlar vererekten adeta bir metreden düşme değil de onun o derekesini yükselterek elli yüz metreden, bin metreden düşmesine sebep olan bir durumdur.

Yani o da bir derece basit bir ceza ile cezalandırılma değil, zulmünün kötülüğünün, kabiliyet ve karaktersizliğinin zirve yapmış olması sebebiyle, cehennemdeki durumunun artması. Cezasının artarak 1 metreden değil belki bin metreden düşerek tamamen paramparça olması halidir.

-Haksız bir şekilde belli bir makama gelmiş, belli bir imkânı elde etmiş su-i istimalin, hırsızlık, zulüm, gasp yoluyla belli bir şeyi elde etmiş olan bir insan da, yaptığı o yanlış neticesinde aynı anda bir ceza görmüyor. Ve gittikçe daha da zenginleşiyor, daha da imkanlaşıyor. Makamı daha da yükseliyorsa, bu onun aslında hayrına olan başarısına aid bir durum değildir. Sevinecek bir durum değildir.

Bu onun günahının artmasıyla, cehennemdeki derekesinin, derecesinin ve cezasının arttığını göstermektedir. Çünkü Allah imhal eder ama ihmal etmez. Allah süre verir ancak haşa göz ardı etmez, cezasız bırakmaz.

Tıpkı bir gün öncesinde Karun ve onun sahip oldukları şeye sahip olma arzu ve iştiyakı ve iştahı olan insanların, bir gün sonra onun sarayının yerin dibine batmasıyla istedikleri şeyin ne olduklarını bizzat görmeleri gibi.

-Kasas Suresi 78.82. ayetlerde bu durum şöyle anlatılır;

78﴿ Kārûn, “Bu serveti sahip olduğum bilgi sayesinde elde ettim” diye karşılık verdi. Bilmiyor muydu ki Allah ondan önceki kuşaklardan, ondan daha güçlü ve daha çok servet biriktirmiş kimseleri helâk etmişti. Ama suçluluğu kesinleşmiş olanlara artık günahları sorulmaz!
﴾79﴿ Kārûn gösterişli bir şekilde kavminin karşısına çıkardı. Dünya hayatını arzulayanlar, “Keşke Kārûn’a verilenin bir benzeri bize de verilseydi! Doğrusu o çok şanslı!” derlerdi.
﴾80﴿ Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle derlerdi: “Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlar için Allah’ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir.”
﴾81﴿ Sonunda biz onu ve evini barkını yerin dibine geçirdik. Artık Allah’a karşı ona yardım edecek adamları olmadığı gibi, kendi kendini kurtarabilecek durumda da değildi.
﴾82﴿ Daha dün Karun’un yerinde olmayı isteyenler bu defa, “Yazıklar olsun bize! Demek ki Allah rızkı kullarından dilediğine bol bol, dilediğine de ölçülü veriyormuş. Allah bize lutufta bulunmuş olmasaydı, bizi de mutlaka yerin dibine geçirmişti. Vah ki vah! Demek inkârcılar iflâh olmazmış!” der oldular. “

 

-Ondandır ki; Allah her kavme uyarıcı peygamberleri göndermiştir.

Ve her toplumun bir rehberi vardır.

Her kavim için de bir yol gösteren vardır.
“Her kavmin de (Allah’ın emirlerine davet eden bir rehberi), bir Peygamberi var.”[2]

MEHMET ÖZÇELİK

19-10-2024

[1] https://www.youtube.com/watch?v=U3K8KEOJ-Hg

[2] Rad. 7.

 

Loading

No ResponsesEkim 19th, 2024